25 Aralık 2010 Cumartesi

YANLIZ EFE


yörük hoca adlı bir adam varmış.Bu adam herkez severmiş.Yörük hocanın birde kızı varmış, ismi de kezban imiş.Yörük hoca kızıyla yaşayan yanlız bir adammış kızı ,koyunları ve evinden başka varlıgı yokmuş.Bir günbir adam gelmiş tüm köyleri satın almış.Bu köylerdeki kişilerden hep silahalarını almışlar.Bütün köy silahsız kalmıştır.Yörük hoca bir gün bu adama borç vermiş ve şimdi de almaya gitmiş ama akşama kadar dönmemiş...

kezban babasını merak eder dayısının yanına gelir orada yarım saat durur eve gider karşısında kuzenini görür kuzeni:
kezban
hıne dion

şey

söyle ne dion
kezban yörük hoca öldürülmüş

vayy! baba babam nerde o nerde gözümle görecem babamı öldüreni bulup ben öldürecem demiş

kezben gece yarısı babasının öldürüldügü eve gitmiş babasına sarılmış ve cenazeyi köylüyle almış gitmiş.

aradan üç ay geçmiş herkez kezbana evlen dermiş ama kezban"babamın öldüreni bulmadan evlenmem dermiş.
biri varmış ismi yanlız efeymiş bu kişi gelince hak yolunu bulmuş bu yanlız efe aslında kezbanmış.kezban adelati saglamış.

ali adlı bir çocuk ben türk degilim diyerek düşmana girmiş ali hep türklere ben türküm der onlarayicek satarmış.birgün düşman aliye bun türk ordusunun mekanına koy demiş ali bombayı almış ve basmış yarım saat geçmiş ali türklerin ordusunda degil düşmanın yanına gelerek.

siz şimdi öleceksiniz bir dakika sonra

nasıl

tabikide sizin türk ordusunu öldürüm diye verdiniz bombala demiş bomba patlamış


yazar ömer seyfetin

yayın zambak

5 Aralık 2010 Pazar

ALAADDİN İN SİHİRLİ LAMBASI


Bir zamanlar Alaaddin adlı tembel bir çocuk varmış.Alaaddin babasının mesleni öresi diye babası onu iş yerine götürmüş Alaaddinin babası marongozmuş.Alaaddin bir oduna çivi çakarken eline çakmış böyle hata yapılırmı neyse babası üzülme demiş ama alaaddin zaten üzülmüyormuş bir gün dükkanabir kadın gelmiş. kadın ayakabısını yapması için ustaya vemiş yarım saat sonra gelmiş alaaddin ayakabıyı başarıyla yapmış. Kadın biraz dan geldinde çok sinirliymiş çünkü ayakabının topugu kopmuş.

alaaddinin egitemeden babası ölmüş.Alaaddin bir gün bir magarada bir lamba bulmuş içinden cin çikmiş ve one ne arzuladını sormuş alaaddin zengin olmuş. sultanın kızıyla evlenmiş ve çok mutlu olmuş

20 Kasım 2010 Cumartesi

YUVASIZ ÇOCUK

Bayan mariala koltunda oturmuş bay mary ile konuşuyordu.Osıra da bayan mariala :

ben bir yetimhaneden erkek çocuk isticegim yaşı on on bir olsun ki bize işlerimizd yardım etsin
nasıl iyi bir fikir degil mi mary?
Bay mary:

tabi çok iyi bir fikir ben hemen yetimhane beşkanına söyler biz çocugu yolar dedi.yarın bay mary yetim haneye gitmiş ve bir erkek çocuk istemiştir.Eve dönen bay mary olan biteni eşi beyen mariala ya anlatmıştır.Eşi çocugun yarın geleceni duyunca sevinir.Yarın ki gelen çocugun odasını toplar ve çocuk için güzal bir halı alır.

Yarın oldun da çocugu tren yolumdan almaya giden bay mary büyük bir şaşkınlıka ugrar çünkü tren yolcuları bırakıp gitmiştir adam hmn nebetçiye çocugu sorar mebetçi çocugun orda oldunu gösterir ama bu bir kızdır kızı alır ve eve gider
bayan mariala şöyl der:

Ama bu bir kız mary ne yaptın sen neden erkek çocuk degil.
bay mary:
başkan bunu bırakmış yani bu bir yanlışlık sebebi yarın başkana gidip sorarsın ve geri verirsin bu saate onu sokaga bırakamayız.

yarın olur bayan mariala başkana gider bunu sora
başkan:

bu olamaz yardımcımın kızı kız istedinizi söyledi neyse bayan cery de bir kız istemişti küçük kızı ona verebiliriz .
o sırada odaya bayan cery girer ama bayan mariala buna izin vermez çünkü bayan cery çocuklara işknce çektirir.
artık bayan mariala küçük kıza alışır anne okula başlar okulda çok zeki olmuş sonra okulun birincisi olmuştur
YÜKSEK OKUL
anne yüksek okula geçer sonra ögretmen olur sonra üniversite bursu kazanır.ama üniversiteye gidemez çünkü bat mary ölür anne ögrtmen olur ve bayan mariala ya bakar
l.m. montgomery
yüz temel eser

8 Kasım 2010 Pazartesi

TİLKİ İLE KÖPEK

Bir zamanlar bir tilki

"sen neden bu kadar şişkosun"

"sahipim veriyor"

"nasıl bir insan neden sana yemek veriyor"

"çünkü sevimliyim sahibin kucana oturur kendimi sevdiririm"

"yaa nasıl yani ben de yapabilir miyim?"

"evet"der ve kurt hemen gider ama insanlar onu iyice döver.Tilki çok üzülür.

yılar geçer ve tilki evlenir çok mutlu olur.

19 Eylül 2010 Pazar

TİLKİ VE KUZU

Bir zamanlar bir kuzu anne varmış yavrularına yemek bulmak için evden çıkmış çıkarkende yavrularına:

"yavularım sakın kapı çaldında delikten bakmayı unutmayın eger kapıyı delikten bakmadan açarsanız tilki ıkabilir karşınıza anlaştık mı ?"demiş ve evden çıkmış.

bir saat sonra kapı çalmış delikten bakmışlar bu anneleri heme açmışlar eve giren kuzu kılında tilkiymiş.Tilki tüm yavruları yemiş .Sonrada çekmiş gitmiş.

eve gelen anne çocuklarının ölüsünü görünce feryat etmiş.

PRENS VE DİLENCİ

Bir zamanlar bir dilenci varmış.Bu dilenci hep prens olmak istemiş ve bir saraya gitmiş ama mahafızlar çocugu içeri almamışlar prens çocugu içeri almış.Ama çocukla prens in yüzleri çok benziyormuş.

Dilenci hayatında ki eglenceli şeyleri anlatmış.Prens,dilenciye güler yüzle:

benimle kılık degiştirir misin ?demiş ve kılık degiştirmişler.Yılar sonra kıal ölmüş ve tahta dilenci çocuk çıkmış bir süre lkeyi yönetmiş gerçek pens gelmiş .Ama bu sefer yine dilnci çocuk tahtı yönetirmiş ama gerçek rala

16 Eylül 2010 Perşembe

İNSAN İLE YILAN

Bir zamanlar bir adam varmış.Bu adam işinden çıkıp eve giderken soguktan ölmek üzere olan bir yılan görmüş.V yılanı almış. demişki:

vah zavalı ocaga koyumde ısınsın demiş ocaga koymuş iki saat sonra çocuklarının bagırdını görmüş.

hemen gitmiş yılan çocuklarını sokmaya çalışmış adam yılanı öldürmüş

TOM AMCANIN KÜLÜBESİ

Bir zamanlar öle olan tom amca vardı .Tom amca hep iyilik yapan bir adamdı köleydi evet ama onunda bir bebegi birde eşi vardı küçük kızına ne zaman baksa mutlu olur onun iyi bir bayan oldunu görür mutlu olurdu.

Bir gün bayan gogersin eşi bay gogers bir köle satıcısı ile görüşmeye geldi .Bir az sonra içeriye elisa adlı kölenin oglu tom girdi.Güzel hareketler yaptı ve köle satıcısı bay gögerse şöyle demiş:

onu sat bana hedi ne duruyorsun bay gogers

"olmaz onun annesiz yaşayamadını sende ögren

"tamam annesinide sat ."

"gerek yok ben onları asla sana satmam"

Ama benim borçlar ne olacak gogers bana paramı ver gidim

"bak biraz düşünelim eşime sormam gerek "dedi ve oradan dogruca evine gitti.

aradan iki gün geçti elisayla oglunu satacagnı ögrenen elisa evden kaçtı ogluyla tom amcada satıldı satıldıgı yerde işkence çekti ve öldü hep dövüldü ezildi ve öldü.

101 DALMAÇYALI


Bir zamanlar bir köpek varmış.bu köpek birini severmiş.Bir gün ona evlenme teklifi vermiş kız kabul etmiş evlenmişler 101 tane köpekleri olmuş hepsi büyümüş birgün aile taşınmış ama bir yavrusu evde kalmış sonra yavru ünlü bir köpegin yardımcısı olmuş filmlerde oynamış .

ama evini çok özlermiş gidemezmiş evine çünkü adresi bilmiyormuş.Bir gün ünlü köpegi öldürmeye çalışmışlar ama 101 dalmaçlardan biri onu kurtammış ve evini bulmuş.

4 Eylül 2010 Cumartesi

PAUL İLE VIRGINE


Bir zamanlar paul ile vırgıne adlı iki çocuk varmış bu çocuklar aynı anneden değilermiş ama yine birbirlerini kardeşten çok severlermiş her iki annede terk edilmiş.

Paul 'un annesi asil bir bayan değilmiş ama onun kalbi asil ve temizmiş.İşte bu insanlara asil demezlermiş zenginler, ama asıl asil olan onlarmış.Ama vırgınenin annesininde kalbi temiz ve asilmiş ama zengin bir aileden geldikleri için ona zenginler asil dermiş.Bir gün paul ile vırgıne büyümüş paul artık vırgıneyi sevmeye onsuz duramaya başlamış aynı şeyler vırgıne de de olmuş kız hergün ağlıyormuş.

Bir gün bir mektup gelmiş vırgınenin büyük halası onu istiyor ve mirasını da ona bırakmak için çagrıyormuş vırgıne bir kaç hafta içinde zorla büyük halasının yanına gelmiş durum şöyle olmuş bir gün kaptan gelmiş kızı alacagnı halasının yanına götürecegni söylemiş bunu an kabul etmemiş.Ama adam zorla götürmüş ardından iki yıl geçmiş bir mektup gelmiş evlerine.

Vırgıne şunları yazmış:

Anne halam beni yaşlı biriyle evlendirmeye zorladı ben kabul etmedim bana mirasını vermiyeceni söyledi ve sizin yanınıza gönderdi.

aradan iki gün geçti vırgıne gemide kaza oldugu için öldü buna dayanamayan paul da öldü ve vırgınenin sonrada paulun annesi öldü.

2 Eylül 2010 Perşembe

PAL SOKAĞI ÇOCUKLARI

Biz bir grup çocuğuz ve bir savaş içindeyiz.Bu savaşta kazanmak bizim için iyi çünkü bu savaşta biz başka bir grupla şavaşacagız.işte bu çocuklar bizim oyun arsamızı elimizden almaya çalışıyor.Biz bu çocuklarla ölüm pahasına savaşacak ve arsamızı onlardan alacagız.

ben boka bu grubun başkanıyım ve grubumu çok seviyorum.

işte bu çocuklar hep birlikte yaşarlar.Bir gün boka gelir ve şöyle der:

evet arkadaşlar biz kanımızın son damlasına kadar savaşacagız ve bu arsayı onların oyu alanı olmasına izi vermiyecegiz...Çok yaşa macun dernegi!

Herkesin sesi birden:

"çok yaşa başkan! çok yaşa macun dernegi"böyle coşkulu günler geldi geçti savaş vakti geldi.

herkes savaşıyor ama aralarından biri yoktu çünkü savaşta yaralanmış evde yatıyordu.İşte savaşı yendiler ama arkadaşları caj ölmüştü herkes çok üzüldü

20 Ağustos 2010 Cuma

DENİZLER ALTINDA YİRMİ BİN FERSAH

Bin sekiz yüz atmış yılında insanlar denizlerde garip bir balık görür ama bu balık canavarını hiç birsi yakalayamaz .Ülkenin en hızlı gemisini bile geçer geminin kaptanı ve birkaç arkadaş gidip canavarı bulur ve onun bir makine olduğunu anlarlar ve içine girmek için kapı ararlar içerden altı adam girdi ve bizi aldı...

İşte bu makine bir deniz altıydı kaptan makinenin sahibiyle dost oldu hep kaçma planı yapsalar da beceremediler.Bir gün denize girdiler.Ama bir köpek balığıyla karşılaştılar.Bir kayanın arkasına girdiler ama köpek balıgı orada çok durmadı ve gitti onlar deniz altına girdi.

ben artık denizler alından kaçtım

18 Ağustos 2010 Çarşamba

KİBRİTÇİ KIZ

Bir zamanlar bir küçük kız varmış bu kız hep kibrit satarmış.Bir gün çok üşümüş çok üşümüş alıp bir kibrit yakmış bir anda güzel düşler görmüş.Ama biranda kibrit sönmüş kız bir tane daha derken kibrit bitmiş çok üşümüş saatlerce orada kalmış

üşümüş üşümüş hiç kimse ona yardım etmemiş kız orada donmaya başlamış her bir kar tanesinde
kalbi donmaya başlamış, derken kar dinmiş ve bir güneş doğmuş kız biraz üşümesi geçmiş

yarın yeni bir kar daha derken tam şidetli bir yel küçük kızın bedenini almış götürmüş.

acı son küçük kız ölmüş

KİMSESİZ ÇOCUK


Ben 8 yaşından beri beni annem gibi sevip yağmur yağdında beni eteğinin altına alan kışın ayaklarımı tek tek ısıtan bir annem var sandım.Ama meğersem annem gibi davranan benim süt annemmiş ama bu olayı şöyle anladım.

her gün annem ineğinden süt sagar yağ yapar ve bana gözleme yapardı.Ben annemin gözlemesini çok sever seve seve yerdim.Gerçi annemin tüm yiyeceklerini yerim ama bu yiyecek ayrıydı çünkü ben gözlemeyi çok severdim.

Babam uzak ülkelerde işte çelışır bize para gönderirdi bir gün gece kapı çaldı.
içeri bir adam girdi bu adam şöyle dedi:

merhaba ben bay Berberinin arkadaşıyım onunla ilgili bir mektup getirdim size.Mektubu adam anneme verdi aneminin yüzü çok üzgün bir ifade aldı masaya yavaşça oturdu ve:

Bu olay nasıl oldu bayım.Oradaki adamada şöyle bir durdu ve anlatmaya başladı:

bir gün hep beraber işe gittik berberin yere alçı yapıyordu yukarıdaki tuğlalar bir anda yere düştü Allah'tan berberin biraz yana kaydı ama tugllardan kurtulamadı...

Adam bir anda ağladı berberin ana:

ayağına düştü ve sakat oldu Allah'ım bize yardım et.Adam devam eti:

sizden para istiyor yani...yani ineğinizi satacakmışsınız dedi.Ben kalkım dedi ve adam gitti ardından ben ve berberin ana uykuya daldı yarın sabah kapı hiddetle çaldı gelen bat berberindi berberin kapıda beni görünce bana sertçe bir tokat atı kendimden geçmiştim ama
karşılık vermedim adam berberin anaya bana yumurta yap hadi ne bakıyorsun öyle hadi çabuk.


dedi Barberin ana yumurtaları kızartı benim gözlememe bira yağ koydu ama adam onları da koy dedi benim iştahım gitti akşam olmuştu babamla annem konuşmaya başlamadan önce babam uyuyor musun ?dedi ben hemen gözümü kaparım barbarin baba söze başladı 8 yıl önce bulduğum bu çocuk hala burada ha onu yarın götüreceğim dedi.Ben o anda benim annem olmayan barberin ana ve benim babam olmadığını öğendim yarın oldu dam beni kahvedeki birine satı çok üzüldüm adam beni diyardan diyara götürüyor maymunu ve köpekleriyle bir drama yapar sonra para alırdı bende dramada oynardım.


bir gün bir polis geldi yanımıza sertçe ustama:

hey burdan oyun oynamak için izniniz var mı?Ustam:

yok dedi polise ben:
efendim izin verin oyunumuzu oynayalım dedi polis: olur dedi alayla ve bana sert bir tokat attı. ben yere yıkıldım polis bir daha tokat atacaktı ki ustam polisin elini tutu polis:

sen yaşlı adam iki ay hapis ve para cezası yürü biz yalnız kalmıştık yine de dramalara devam ettik.Bir gün yine oyun oynadık ama hiç kimse biz bakmadı ama ben devam ettik bir ara bir ses:

harika diye biz bir gemiye gittik oyunu orada oynadık.Biz bir kaç gün orada kaldık ve gittik ustam hapisten çıktı .ve bir ilan verdi bir hafta sonra beni gerçek ailem aldı çok mutlu oldum çünkü bir ailem vardı ama aylar sonra onların benim ailem olmadığını öğrendim ve oradan kaçtım.

ben eskide bir drama yaptığım gemiye gittim arthur 'la annesi bana:

hoş geldin dedi.ve bana şöyle dedi:

benim de senin gibi bir çocuğum vardı .Ama mavili beyazlı kundağıyla kayboldu buna çok şaşırmıştım çünkü benimde bulduklarında tarif edilen bir kundakla sarılırdım bunu onlara anlatım anlamıştık ben onların çocuğuydum artık hep onlarla yaşadım .


ALİS HARİKALAR DİYARINDA

Ablamla birlikte bankın üstünde oturuyorduk.Ablam kitap okuyordu ben bir tavşan gördüm hemen peşine düştüm bir delige girdi ardından bende girdim.
biranda kaydım ve bir taşın arkasına saklandım tafşan merdivenlerden yavaş yavaş yürüyordu bende onu takip etim.Ama nereye gitini anlamadım bir anda kaybolu.

ben saatlerce onu bekledim gelmeyince çok acıktım masanın üstünde bir kek vardı.Hemen onu yedim birden boyum uzadı çok şaşırdım.Ve aglamaya başladım masanın üstünde bir şişe vardı.Susamıştım hemen onu içtim bir anda boyum küçüldü bu sefer çok üzüldüm.Bir kapı vardı kapıyı açtım dışarıya çıktım.

dişarıda çok güzel agaçlar vardı.Ben oradan ayrıldım.Bir kagıt kraliçesi ve orduzu gördüm şöyle dedim :

aman kendilerini üstün ilan etmişler ama kagıtanlar dedi herkes bunu duydu ordular onun peşine takıldı kagıtlar ona birer birer vurdu biran canı çok yandı .ablasının sesi geldi.Alis hemen uyandı ve ablasına düşünü anlatı.

KÜÇÜK ERKEKLER

Ben nat öksüz bir çocuğum.plumfield yani erik bahçesi okulunda kalmak için erik bahçesi okulunun sahibi bay bher ve bayan bherin yanına gitim ve onlara şöyle dedim:

Merhaba efendim ben nat öksüz ve yetim bir çocuğum gidecek hiçbir yerim yok sadece burası var ne olur efendim diyer çocuklar gibi bende burada kalım ne olur dedi nat bay bher:

seni okula aldım ama bir şartım var yaramazlık yok hadi git eşyalarını yerleştir.

ben hemen eşyalarımı yerleştirdim herkes benimle konuşuyordu memnundum ve mutluydum.
kısa sürede herkese kendimi hayran bıraktım derslerde çok iyiydim ve çokta çalışkandım.


dan adlı birsi gelmişti çok iyi birsi degildi ama bayan bher onu iyi bir çocuk yapmayı başardı.Artık dan her gün odun kesiyor ve mutlu oluyordu.hem de iş yapıyordu.
bayan bher küçük kııza bir hediye alacaktı bunu herkez merak ediyordu sonunda heycanla dolu bir gün geldi oyuncak çocuklar için mutfak ve eşyası küçük kız mufakta yemek yapacacaktı.

biz tüm çocuklarla şunu düşündük eger bir program yaparsa herkes gelecekti hepbirlikte şiir ezverledi herkesi topladık ve şarkımızı ve şiiriizi okuduk

12 Ağustos 2010 Perşembe

ÖRÜMCEK TÜNELİ

Bir zamanlar Billuray adlı bir sultan varmış.Bu biluray sultanın babası kralmış adı da adilmiş adı gibi kendide adilmiş.Ama olacak iş mi biluray sultan bir gün annesi ipek sultana demiş bakalım ne demiş:

anne ben saray dışında halkımı gezmek isterim iznin olursa dedi annesi:

Kızım şimdi olmaz dedi annesi.Biluray sultan akşam olunca saraydan kaçmış bir ailenin yanıda kalmş ama vezir harp kızın nereye gitini bilirmiş vezir ertesi gün hemen büyücü çalının yanına gitip:

büyücü ben biluray sultanı seviyorum onu aldatmak için bana aşk sıvısı ver demiş büyücü vermiş vezir hemen çarşya gitmiş .semeteyla sultanı börek yerken görmüş yaşlı vezir hemen sıvıyı sultana vemiş ve:

merhaba hanfendi harika sıvımı siz de için dedi biluray alıp içti yarın oldu biluray saraya döndü annesi onun yanına geldinde bayılmıştı.Vezir harp hemen ziyarete geldi.Biluray veziri kovdu vezir buna çok sinirlendi semetey bilurayı görmek iin saraya uzanan bir tünel buldu ve tünele girdi.

derken uzaktan bir ses geldi smeteye şöyle dedi:

senin deden bir kraldır birgün babanı ve amacan çarır ve 2 gün aç susus çocuklarını bekletir sonra amcan babana kardeşim kral olsun der.Baban:

"oğlum sen sarayda kalacaksın ama ben ve akil beraber saraydan ayrılacağız.Aferin sana adil sana söylediğim kanaat en güzel zenginliktir sözünü unutmamışsın artık ben kral degilim.Artık kral sensin yani kral adil dedi Dedenle baban küçük bir külübeye yerleştiler sonra baban annenle evlendi bir çocukları oldu.Oda sensin semetey dedi. Bede hemen eve gidip dedeme dogru olup olmadığını sordum dedem "dogru" dediyarın oldu ben hemen büyücünün yanına gitim ve ondan bir şişe aldım şişenin içinde felçlileri iyileştiren iksir vardı.ben hemen onu büyücünün annesine içirdim kadının ayagı ıpradı ve ben ona seni dişarrda bekliyorum dedim.Kadın birkaç saat sonra çıktı ve benim yanıma geldi ben ona şöyle dedim:

krala yardım edelim vezirin yaptığı kötülükleri büyücü çalınının ne kötülükler yaptığını hep bir agızdan krala anlatalım bilirsin sen çalının annesisin Dedi.Hemen saraya gitik ve olanları anlatık.Herkese ve vezir harpın kötülüg ortaya çıktı vezir harp kralın yanına gldi habersizce kral ona sürahideki zehirli suyu içirdi vezir harp öldü.çalı hapse girdi.semeteyla da biluray evlendi

28 Temmuz 2010 Çarşamba

GÜMÜŞ PATENLER



HANS VE GRATEL

"Çocuklar hadi eve gelin "dedi hans ve gratel 'in annesi.Hans ve gratel kendi yaptıkları tahta patenleri bırakıp hemen eve döndüler.Gratel evde yün örerdi annesiyle sonra annesi örülen yünü satardı.Hans da eve para getirmek için çalışırdı.Hans okulun birincisiydi ama giratel o kadar zeki degildi.


Hans ve gratel çok iyi kalpli çocuklardı annesinin sözünü iki etmezlerdi.Bir kuruşunu kazanmadan başkasından para istemezlerdi.ve çok dürüst çocuklardı.Kanalda onlarda tüm çocuklar gibi onlarda patenlerini sürerlerdi ama annnesi onlara fakirlikten dolayı gerçek paten alamıyordu ama gratel ve hans bir çözüm bulmuşlardı.Hans kardeşi gratel ve kendine bir paten yaptı tabib çelik degil tahtaydı.


Hollanda çok farklı bir ülkeydi çünkü deniz seviyesi topraktan daha büyüktü bunun için duvarlar örünür hollandayı sel baskını olmasındiye.Şimdi gerilere gidelim şöyle on yıl ötesine bir gün hans beş yaşında gratel iki yaşındaydı bir gün raff brınker evine geldi raff brınker hans' ın ve gratel'in babasıydı.


evine gelince eşine bir gümüş saat verdi.Eşi:


bu nedir raff dedi o sırada kapı çaldı gelen deniz gözcüsüydü:


raff acele et duvar çatlıyor sular duvarı aşacak dedi.Raff hemen denize gitti duvarı örerken beş metre yükseklinden düştü ve hafızası silindi ondan berli ne saatle nede önceden biriktirdikleri florların nerde oldunu söylemiyordu.
PATEN YARIŞMASI
Hilda belediye başkanının kızıydı ayın 20 sinde dogum günü vardı ve paten yarışması düzenliceklerdi.Kazanan gümüş paten alacaktı.bu yarışmaya hans ve grateli de çagırdı.
Ama hans:
Hanfe ndi bizim patenlerimiz tahta ne kadarda sert olsa bile buzda yumuşuyo onun için yarışmaya katılamayız dedi.Hilda da elindeki üç florini hans 'a verip:
ozaman bununla alırsın dedi hans:
hayır hanfendi bunu alamayız çünkü biz kazanmadık dedi hans hilda:
Ozamn kardeşinin boynundaki gibi banada bir kolya yap dedi hans bunu kabul etti hildaya ve peter e aynı kolyeden verdi peter ona üç florin verdi çocukların şimdi ikisininde patenleri oldu bol bol yarışmaya hazırlandılar.
DOKTAR BOEKMAN
Hans doktor beokman ı gördü onu babasının durumunu söyledi doktor evin adresini alıp geleceni
söyledi.Hans bu haberi annesine söyledi annesi çok sevindi yine çocuklar kanalda patensürerken annesinin bagrışlarını duyduve hemen eve geldi babası annsini yakıyordu hemen mudale etti hans babasına sandalyeyle vurdu yoksa annesi ölecekti babası daha kötü hastalandı, ateşi yükseldi yarın hans peteri gördü ve selam verdi peter okula geziye gitmiş cüzdanındakı atmış florine cüzdanı kaybolmuştu.Hans petere cüzdanı uzatı ve :
cüzdanın yere düşmüş dedi.peter çok teşekür etti hans onlara:
şey peter doktor buokmanı bulup ona babamın hastalandını durumu çok kötü oldunu söyler misin dedi hans.Peter :
tabiki de dedi ve yolarına devam etti.Peter heryere not bırakıp yoluna devam etti en son bir hana girdi ve doktorun gelip gelmedini söyledi doktor notu okuyup gitini ögrendiler.
BAY BRINKER İYLEŞİYOR
Doktor geldi ve bay brınkerin kafasını kesti.Ama gratel buna dayanamadı ve dışarı çıktı bir saat sonra içeri girdi babasını iyleştini görüne çok sevindi.Ama doktor onlara pahalı yicekler ve pahalı yorganlar örtülmesini aksine ölebileceni söyledi.Ama okadar paraları yoktu hans hemen gidip iş aradaı aklına saat geldi hemen eve döndü ama yicekler bulunmuştu.Yicekleri hilda yorganıda doktor getirdi babası uyanınca paraların yerini söyledi paraları alınca hemen yicek aldılar ama
yinede tutumlu kulandılar doktor geldi doktor ada saatin hikayesini anlatı doktor bir an:
o benim oglum dedi doktor ogluna kavuşmuştu.Artık paten yarışması başlamış kızlarda gratel erkeklerdede peter yendi herkes mutluydu on yıl sonra gratel peterle hans da hildayla evlendi ve çocukları bile oldu
yayın zambak
yazar:e.m.dodge

21 Temmuz 2010 Çarşamba

SEKSEN GÜNDE DEVRİALEM

PHİLEAS FOGG

Phileas fogg ünlü bir iş adamıydı.Çok zengindi ama bu kadar parayı nerden buldugu hakın da hiç bir kimse bilmiyordu.Bir gün bir hırsıslık vakası oldu.

Dedektif fix hemen bay fogg dan şüpelendi çünkü zengindi ama hangi kaynaktan buldunu bilmiyordu.


dedektif fix bir süre düşündü ve fogg 'un uşagının yanına giti ve:


"merhaba ben dedektif fix nasılsınıs "dedi.Jean :


"merhaba iyiyim benimle neden konuşuyorsunuz?" dedi.fix:


"Şey ben sizinle arkadaş olmak isterim "dedi.jean:


"sizinle arkadaş olmayı kobul ediyorum"dedi.fix:


"siz bay fogg 'un uşagısınız degil mi?"jean:


"evet ben bay fogg 'un uşagıyım"fix :


"nereye gidiyorsunuz"jean:


"şey efendimiz seksan günde dünyayı dolaşacak onun için tren bileti alacam"fix


"nasıl seksan günde dünya gezisi mi?"jean:


"evet efendimiz bir idiaya girmiş seksan günde dünya seyati"Fix hemen telgıraf çektı.Telgrafta şunar yazılıydı:


konsey üyeleri hırsıs bay fogg anien seksan günde dünyayı dolaşacam dedi ve böylelikle policelerden kaçabilir nasıl da kurnaz planı çok akılıca onu tutuklayın.


bay fog hindistana gitti.Hindistan da amarikanın en zengin iş adamının kızı yakılacagını duydu kızın ne ailesi ne de akrabası yokmuş.Bay fogg uşagına:


o kızı kurtaralım dediler macera ve surivenle bayanı kurtardılar.Artık seksan günde dünyayı dolaştılar ama teni kaçırdıkları için geç kalıp bahsi geçemediler peki neden komutanlar bey fogg hırsıs diye tutukladılar.Ama üç saat sonra gerçek suçluyu buldular bay fogg fix e öyle bir sert yumruk vurduki uşagı bay fogg'a:


elerinezi saglık dedi uşagı .Bay fogg bahsi yerine giti ama beş dakika geçkalmıştı yarın olunca uşagı :


efendim bahs günü bu ghünmüş dedi bay fogg hemen gitti bahsi kazandı ve evlendi.

yayın: zambak ve dilset
yazar :j.verne

KOYUN POSTUNA BÜRÜNMÜŞ KURT


Bir zamanlar bir kurt varmış bu kurt öyle aç gözlüymüş ki birden 10 kuzu yiyebilirmiş.Bir gün yine av avlarken kuzuları görmüş aklın dan bir plan düşünmüş:
ben koyun postuna girer koyun gibi görünür ve koyunları yerim demiş.
Dedigi gibi yapıp koyun numarası yapmış.
O akşam da koyunların sahibi bir koyun kesecekmiş.Kurt tu alıp kesmiş.Bir de ne görsün kuzu kurtmuş.
yayın :zambak
kitap:ezop masaarından seçmeler
yazar:ezop

EŞEK VE SÜS KÖPEGİ

Bir zamanlar bir eşek varmış.Eşek sahibinin köpegini çok kıskanırmış.
Bir gün eşek demiş ki:

ben demiş o kadar yük taşıyorum o kadar iş yapıyorum ama o şimarık köpek çok seviliyor
ben de onun gibi yapar sahibimin kucagına atlarım ve beni de sever oh oh ne güzel hemen gidim ve köpek gibi yapım demiş.

sahibinin evine girmiş.Sonra da sahibinin kucagındaki köpegi alıp kendi oturmuş bu bardagı taşıran sodamlaymış.

sahibi onu alıp iyice dövmüş eşeki de evden kovmuş eşekin aklı başına gelmiş.

kısadan bisse:
insan ne olur sa olsun kendi olmalıdır

yayın: zambak
yazar: ezop
kitap adı:ezop masalardan seçmeler

20 Temmuz 2010 Salı

TOM SAWYER

tom !tom!


-ses yok

-tom yine nerdesin seni ufaklık çabuk gel nedir senden çektigim bu çileler dedi polly teyze polly teyze tom 'un teyzesiydi tom teyzesinin arkasında belirdi.Teyzesi ona:
Tom ver o kırbacı seni iyi bir döveyim de gör dedi.Tom:
teyze arkana bak dedi.Teyzesi arkasına baktında hiçbir şey göremedi ve :

hani tom burda bir şey yok dedi.Ama çocuk kaçmıştı.Polly teyze

Ah tom yine kandırdın beni dedi ve işine baktı.Tom ise orada burada geziyordu.Bir an önüne bir çocuk çıktı ve tom 'a :

benim gitigim yoldan gidemesin çekil başka yoldan git yoksa ...
tom:
eee ne yoksası dedi.çocuk:
hem ben seni hemde abim döver seni dedi.Tom :
asıl benim abim seni döver dedi.Aslın da ikisinin de agabeyi yoktu hayal ürünüydü.Tom çocugun karnına vurdu iyice dövdü sonra:
pesmi dedi tom çocuk

pes dedi tom çocugu bıraktı.Ama çocuk tom':
hey baksana bana dedi tom baktı çocuk tom'un kafasına taş attı.Tom eve yaralı gelince bi de teyzesi ona kızdı ve yarasını sardı.Ertesi gün yarası iyleşen tom'a teyzesi bahçe duvarını boyatmak için 2 kova boya ve fırça verdi tom çok sıkılmıştı karşıdan gelen sid kendisiyle alay etmesin diye çok güzel bir plan buldu.Sid geldinde:
ayyy çok zevkli ve eglenceli dedi .sid:
ben de yapabilir miyim dedi tom :

olmaz bak ne kadar itinayla çalışıyorum bu iş o kadar kolay degil kolay olsa bu işi bana vermezdi polly teyze dedi ama sid:
elimdeki elmayı verim dedi.Tom yavaş yavaş razı oldu.Sid tüm işi bitirmişti tom çok sevindi.

polly teyze işin bittini görünce toma bir elma verdi
HASTALIK OYUNU


O sabah tom hasta numarası yapmak için bagırmaya başladı ve agladı.Teyzesi geldi.Teyzesine:

teyze dişim agrıyo dedi.Teyzesi küçük kıza:


çabuk bana ip ve ateş getirdedi küçük kız hemen getirdi.Teyzesi ilk olarak tomun dişine bagladı ipi sonra yataga üzerine ateş tutu tomun tom hızlıca kaçtı kaçarken dişi çıktı.


tom artık çok deşik tükürüyordu.Onun için popiler oldu ve bir grup kurdu grubuyla hep beraber define aradılar ilk önce yaşlı teyzenin bahçesini aradılar ama bulamadılar sonra da bir magra magrada her yeri gezdiler ama bir türlü bulamadılar yine geriyorlardı ama kayboldular.Sadece tomun yanın da kız arkadaşı var dı ama sonun da çıkış yolunu buldular.Bu sefer tom gitti ama arkadaşı da onunla geldi defineyi çabayla bulan tom ve arkadaşı defineyi paylaştılar ama arkadaşı istemedi çünkü zengin olunca para düşkünü olabilirim diye.

10 Temmuz 2010 Cumartesi

guliver `in seyhatleri



bir zamanlar adı guliver olan bir adam varmış.Bu adamın bir eşi ve çocugu varmış.Bu adam deniz seyatlerini çok severmiş.Bir gün yine yolculaga gitmiş.

Gitigi yolculukta gemnilerine bir şey olmuş guliver o esnada baygın ve arkadaşlarından uzak biyerdeymiş.Uyandında iplerle sarılmış ve etrafında bir çok cüce oldunu görmüş bir an düş gördünü sanmış ama uzaktan biri igne boyutunda ok atılmış o zaman anlamış düş olmadını.


aradan iki üç dakika sonra Guliver:



ben bu cücelere yaparım yapacagmı ama beni bırakırlarsa daha da memnun olurum.O zaman onlara bir şey yapmam dedi guliver.


ardından askerlere:



beni bırakın dedi.Askerler:



hayır olmaz dedi.Guliver o zaqman sizi öldürecegim dedi ve ayaga kalkmaya çalıştı askerler ona hemen ok attı guliverin canı çok yanmıştı.Oan da herkez geriye çekildi çünkü kıral geldi durumu anlatan askerler kralın cevabını bekledi:



bu adamı asla bırakmayın yedirin içirin dedi ama bırakmayın dedi.Artıkı ülke de koyun ,kuzu kalmamıştı.Hepsi guliver için kesildi ve giluver yedi.Ülkede kıtlık baş gösterdi.Kral bu devi serbes bırakılması için buyruk verdi.Artık guliver serbestti .




DEVLER ÜLKESİ


Guliver şimdi de devler ülkesindeydi.Devler onu rehin aldı.Guliver sonun da onlarla arkadaş oldu he burda diyoruz arkadaş oldu olmasına ama ne kadar ugraştı bir bilseniz.
neyse biz dönelim gulivere bakalım ne yapmış.Guliver devlerle arkadaş kurunca devler onu
daha iyi misafir perverlik gösterdiler.Guliver olanları tüm devlere anlatı ama bir dev:
peki delilin var mı varsa seni bırakırız dedi.Guliver:
tabiki de var dedi ve igne kadar olan oku gösterdi devler onu serbest bıraktı.Guliver arkadaşlarıyla evine döndü ve eşine olanları anlatı eşi de bir daha deniz seyhati etmemesini söyledi guliver de bunu dogruladı
YAYIN:ZAMBAK
YAZAR:J SWIFT

9 Temmuz 2010 Cuma

FARE VE İSTİRİDYE


Bir zamanlar bir fare varmış.Bu fare artık peynir yemekten sıkılmış ve daga tepe düz gitmiş sonunda denize gelmiş ve:

bura almanya şura amerika karşım suriye oh oh ne güzel amarikaya mı almanyamı yoksa suriyemi gitsem eniysi amarika hadi bakalım tarla faresi şimdi deniz faresi olda görelim hep net ye balık ye sakın ha kendini yedir me demiş vede yoluna devam etmiş.Deniz e yaklaşmış güneşli bir hava oldugu için istiridyeler kapalıymış.
Ama durun işte biri açık hemde yalı oh oh fare de gitse yese de karnı doysa fasrede aynı düşünceyle gidip boynunu uzatmış.Ama boynu kıstırılmış vede ölmüş

BALIKÇIL

Bir zamanlar bir balıkçıl varmış.Bu balıkçıl çok mu çok acıkmış.Balıkçıl:

en iyisi denize gidip biraz avlanım demiş.Denize gitinde ilk önce küçük balık görmüş ve:

ben bunları hayata yemem demiş.İkincide bir kaya balıgı gelmiş:

ay ben bunlar için gagamı yorama en iyisi biraz daha bekliyim demiş.Akşam olmuş.Balıkçıl açlıktan titriyormuş.

önüne sadece salyangoz gelmiş.Zorla zorla yemiş.

atalarımız ne demiş:

aza tamah çok zarar getirir

YAYIN ZAMBAK

3 Temmuz 2010 Cumartesi

YILDIZ FALI


Bir zamanlar bir kral varmış ama kralın hiçmi hiç çocugu yokmuş.Bir gün kralın çocugu olmuş.Çok güzel bir erkek bebekleri olmuş.Ama kral oglunun geleceni salama almak için falcıya gitmiş.Tüm falcılar gelecenin iyi oldunu söylemiş.Ama bir falcı:
Efendim oglunuz aslanlar tarafından öldürülece onu aslanlardan uzak tutun demiş.Adam olu büyüyünc e hep aslanlardan korumuş.Bir gün olu zindanda :
ah aslan çıkta sesinile dövüşim demiş duvardaki aslan resmine bir vurmuş resmin arkasında çivi varmış.Canı öyle yanmış ki sadece iki gün dayanıp ölmüş o yaşta.
YAYIN :ZAMBAK

ÇİFÇİ VE OGULARI


Bir zamanlar bir çifçi varmış.Çifçinin birde üç ogulu varmış.Ama oguları babasına hiç yardım etmiyormuş.Babaları ogularının hiç iş yapmıcaklarını anlamış.
Babaları iki üç ay sonra hastalanmış.Oguları babalarını ziyarete gelmişler.
Babaları ogularına :
Ogularım o arsalarda hyazine var onu bulun ben bulamadım sakın satmayı hem hazineyi bulunca arsaları satmanıza gerek yok demiş.
aradan üç gün geçmiş.Babaları ölmüş oguları tüm arsaları aramış ama birşey bulamamış.Agabeyleri kardeşlerine :
Kardeşlerim hadi tohum ekelim sonra hazineyi ararız dedi.Tohumları ektiler.Okış bol yagmur yagdı diger çifçilerden daha çok kazanç sagladılar.Çocuklar babalarının ne demek istedini anladı.
YAYIN ZAMBAK
YAZAR:LA FONTEN

2 Temmuz 2010 Cuma

KURBAĞA İLE FARE




Bir zamanlar şişman bir fare varmış ama öyle şişmanmış ki kediler bile ondan korkarmış.Bir gün fare kurbağa ile karşılaşmış.Kurbağa:

buyur fare hiç gezmediğin yerler hiç tatmadın yemekler,hiç görmediğin devlet Kuraları göreceksin
demiş.Fare yemegi duyunca :

tamam ama nasıl gireceğim demiş.fare:

tamam sana tahta getirim demiş.Hemen tahata getirmiş.Fareyle ayanı baglamış.göle girdiklerinde kurbağa yicekmiş.Göle girmişler.Kurbağanın kendini yiceğini anlayan fare hemen kaçmaya çalışmış kurbağa çekmiş o kaçmış.Oradan gelen balk ikisini de yemiş.


YAYIN:ZAMBAK

1 Temmuz 2010 Perşembe

MEŞEYLE SAZ


Pırıl pırıl bir gölün kenarındaki sazlının yannında, kocaman gövdesini ayakta tutmak için uzun kökleriyle topragı tutan bir meşe agacı yanındaki çelimsiz saza şöyle seslenir:

saz efendi! dogrusu çok çelimsisin .Minacık bir serçe üzerine konsa,belin bükülü verir.Halbuki benim şu dag gibi gövdeme bak.Güneş bille içime zor giriyor.Bari gölgeme gelde sana kolkanat gereyim yamurdan korun.
saz meşenin dediklerini sesisce dinlemiş:
çok iyi yüreklisin meşe kardeş benim için üzülmene gerek yok.Rüzgardan benden çok sen kork.Ben rüzgarın karşısında egilip bükülürüm fakat kolay kolay kırılmam.Dogru bügüne kadar rüzgar birşey yapmamış ama sen kırılırsan yaşamasın dedi.
meşe alaycı bir tavırla :
ben bunca sene yıkılmadım şimdide yıkılmam diye düşnmüş.Osırada şidetli bir rüzgar gelip meşeyi yıkmış ama saz bükülmüş egilmiş birşey olmamış.
yayın:zambak

SÜT ÇÖMLEGİ


Köyün birinde,yalnız başına yaşayan,fakir bir kadın varmışbir tane koynundan başka hiçbirşeyi yokmuş.Koyunun sütünü satar kıt kanat geçinirmiş.Köylünün biri kasaba sütünün palı oldunu söyleyince,bizim fakir kadın,o gün sütünü kasabaya götürmeye gitmiş.Bir çömlek sütü başının üstüne koyub götürmüş.
Yolda yürüken düşünmeye başlamış:
bir çömlek sütü kasabaya götürüb satsam,kazandıgım parayla çarşıdanyüz yumurta alsam,eve gelir gelmez üç kuluçkaya yatırsam,güzelce baksam,al sana bir sürü civciv olur.Bizim bahçede piliç beslesem içten bile degil.Sadece tilkiye göz kulak olub besliyeblirim.
hadi dikatsizce davramsamtilki iki üç tanesini yedi.Ne çıkar?Kalanlar bana yeter.Onları satsam parasıyla bir koyun alsam iyice beslesem şişmanlasa onu da satsam bir inek alsam inek yavru yapsa, kara gözlü birdanam olsa...o zaman keyfime dicek olmaz, ve sevincinden zıplayıp başlamış.O arada ayagı taşa takılmış ve yere düşmüş.Başındaki çömlek yere düşmüşNe kuzu ne inek kalmış...Yerdeki bunca mala mülke,yaşlı gözlerle bakakalmış zavalı kadın.Sahip oldugu bunca mala mülketen de olunca üzgün üzgün köyünün yolunu tutmuş.
YAYIN:ZAMBAK

30 Haziran 2010 Çarşamba

TİLKİ VE AKILSIZ KARGA

Birgün karga peynir bulmuş.Tilki karganın azında peyniri görünce yemek için bir yol düşünmüş.
tilki aklında şöyle düşünmüş:

ben bu akılsız kargayı oyuna getiri peyniri yerim demiş.Karganın yanına giden tilki:

karga kardeş karga kardeş senin sesin nede güzel dinleyince çok mutlu oluyorum bana bir şarkı söylede mutlu olim demiş.Karga şişe şişe kendini çok iyi sanmış ve havalara girmiş.Karga:

şu garibe bi şarkı söyliyim bari demiş.Karga tam gak demiş peynir agzından düşmüş.
tilki hemen peyniri yemiş.


kıssadan bisse:

insan kendinin iyi yada kötü yönleriniçok iyi bilmelidir.
eger bu yönlerini bilmese herkese kanar

29 Haziran 2010 Salı

ESKİCİ İLE ZENGİN

Bir zamanlar bir kasabada yaşayan br ayakabıcı varmış. Ayakabıcı ayakabı boyarken hep mutlu
bir şekilde türkü söylermiş.Çalıştugı yerin yanında zengin ama mutsus biri otururmuş .Bir gün zengin adam ayakabıcıya demiş ki:

Ayakabıcı sen fakir oldugun halde mutlusun ama ben zenginim hiç mutlu degilm demiş ve
gitmiş.
ayakabıcı yine türkü söylerken adam gelmiş ve:
sen nasıl geçinirsin yılık gelirin ne?adam
benim yılık gelirim olmaz çok iş olursa iyi kazanırım ama eger bayram gününe gelirse kazancım az adam:
al ozaman şu altınları ve harca adam almış ama artık ayakabıcı çok huzursusmuş çünkü paralar çalınırsa diye düşünmüş.Adama altınları geri verip mutlu yaşamış.


YAYIN: ZAMBAK
YAZAR:JEAN DE LA FONTEN

24 Haziran 2010 Perşembe

KEDİYLE FARE


Bir zamanlar birbirlerine düşmandört hayvan varmış.Birisi peynir delisi,birisi asık suratlı baykuş,digeri ağ kemiren fare dördüncüsü de uzun bedenli gelincik imiş.


kedi bir gece ormana avlanırken avcıların ağına yakalanmış.bagırmış :


imdat yardım edin!demiş.Fare bunu duymuş .hemen oraya gitmiş .Kedi:


ne olur bana yardım edin demiş.Hemem seni baykuyşdan ve gelincikten korurum.Fare:
olmaz demiş.kediyi yanlız bırakıp gitmiş.Ama önüne baykuş çıkınca kediyi kurtarmış ama kedinin kendini yiceni düşününce yuvasına girmiş.
JEAN DE LA FOUNTAIN
YAYIN :ZAMBAK

BİR KUŞUN VASİYETİ

Geçmişe acımak,geçmişe özlem duymak yanlıştır.Giden geri gelmez!onu yad etmek de boş şeydir.

Kuşun birihile ve tuzakla yakalanmıştş.Kuş,kuş kendini yakalıyana dedi ki:

Ey efendi sen hayatında bir çok sıgır ,deve yedin şimdi beni yersen karnın doyar mı? dedi.
Beni serbes bırak da sana üç ögüt vereyim;vereyimde bil bakalım akılı mıyım aptal mıyım?

o üç ögüdün birincisi senin elinde verecegim.İkinci ögüdümüsamanla karışık balçıktanyapılmış damının üstünde vereyim .Üçüncü ögüdümü agacın dalında vereyim sen bu üç ögüt sayesinde mutlu olursun.

elinde iken birinci, ögüdümü vereyim:
olmayacak şeye inanma!
kuş kendini yakalamış olanın eli üstünde iken o degerli ögüdü söyleyince azat oldu, uçtu duvarın üstüne kondu ve:
birde geçmiş gitmiş şeye gam yeme dedi.benim içimde on dirhem var dedi.

Adam hamile kadınlar gibi agladı.Kuş :
sakın geçmişe gam yeme demedim mi?
benim üç dirhem agırlıgım yok nasıl on dirhem taşıcam dedi.

Adam kendine geldi ve: peki ya üçüncü dedi.kuş:
evet oda bedava olsun dedi.Gaflet uykusuna dalmış bir bilgisize ögüt vermek,çorak bir yere tohum ekmektir!Ahmaklıgın, blgisizligin yırdıgı şey,artık yama tutmaz!Ey ögütçü oraya hikmet tohumu ekme.

22 Haziran 2010 Salı

POLLYANNA






Bayan Polly masanın üstündeki mektubu alır ve okumaya başlar:


Bayan Polly yiğeniz Pollyanna 'yı yanıza gönderiyoruz sebebi babasının ölmesi.Kararınızı bildirin yazıyordu .Bayan Polly:


bu benim vazifem dedi ve onu yanına kabul etti.Naci 'yi yanına çagırdı o bu evin hizmetçisiydi. Naci' ye:


yarın yiğenim gelecek ona çatı katını hazırla dedi Naci bu duruma çok sevindi ve hemen çatıkatını hazırladı.Polyanna'yı Naci karşıladı .Polyanna karşısındakinin teyzesi oldunu düşündü ve ona sarıldı.Naci ona teyzesi olmadını söyledi.Eve geldinde Polly teyzesine sarıldı.Bayan Polly:


Hoşgeldin Pollyanna dedi.Polyanna odasına çıktında hayal kırıklına ugradı çünkü Polly teyzesi zengin oldugu halde odada birşey yoktu.





Polyanna akşam yemegine geç kaldı.Polly teyze Pollyanna 'ya ceza verdi .Akşam yemeginde Pollyanna süt ve ekmek yedi .Naci ye çok memnunum çünkü sütle ekmegi çok severim dedi.Naci çok şaşırdı.


Sabah oldunda nacinin bir yere gitini gören pollyanna :


Naci nereye gidiyorsun ? dedi.Naci: bayan snow' un yanına ona yemek götürüyorum dedi.Polyyanna teyzesinden izin alıp bayan snow' a kendisi yemek götürdü.eve gelirken bir kedi gördü onu eve götürdü .Teyzesinden izin isteti :

teyzecigim lütfen bu kediyi kabul edin dedi teyzesi birşey demedi .yarın bir köpek getirdi Poly teyze ona da razı oldu .Ertesi gün yine Bayan Snow' un yanına gitti gelirken bir yetim çoçuk buldu .Teyzesinden izin istedi:



teyzecigim lütfen onu kabul edin dedi.

teyzesi:

eve böyle dilenci çoçuk sokamam dedi.Çocuk hemen oradan ayrıldı.

KAZA

Okul zamanı geldi artık Pollyanna okula gidiyordu.Karşıdan karşıya baktı bir araba geliyordu .pollyanna hızlı geçersem birşey olmaz dedi ve hızlı hızlı yürüdü kendini biran yerde buldu .Bayılmış evde yatıyordu uyandında teyzesine:



teyzecigim ayagımı hisetmiyorum dedi sakat oldunu anlayınca çok üzüldü.Pollyanna kısa bir süre igleşmek için uzaklara gitti.Orada teyzesine mektup yazdı şunlar yazılıydı

Teyzecigim artık yürümeye başladım .kısa sürede yürürüm ama hala çok memnunum çünkü ayaklarımın deyerini anladım.



Pollanna Whittier





yazar:e.h.porter

yayın:zambak

27 Mayıs 2010 Perşembe

HOROZUN KUYRUGU

Çok eskiden horozların kuyrugu en güzel kuyrukmuş.Şimdiki gibi güdük degilmiş.O gösterişli kuyrugu bir açtımı tüm hayvanlar işi gücü bırakır onu seyrederlelrmiş.

Bir gün tavus kuşu horoza demiş ki:

Ne olursun horoz kardeş kuyrunu bana ödünç ver.

-kuyrumu ne yapacaksın demiş horoz.

- bir dügüne çagrıldım şöyle bir hava atayım demiş.

- ödünç kuyrukla ilk sende duydum dügüne gidildini.
tavus kuşu:

- kuyrunu sabaha karşı getirim demiş.Tavuk razı olmuş.

kuyrunu çıkarıp tavusa vermiş.Tavus kuşu sevine sevine gitmiş dügüne. horozu bir tasa almış ya gecıkırse ya kuyrumu geri getirmese ya tavuklar beni kuyruksuz görürse diye üzülmüşte üzülmüş.

gözüne uyku girmemiş gece boyunca uyumamış.Tavusun gelmedinı anlayınca:

üüürü üüü diye bagırmış. hata kısa bir süre uyurken tavusun çalındını görmüş.Tavus horozun kuyrunu vermmiş ve hindistana yerleşmiş.horoz kendisine yeni bir kuyruk bulmuş ama hiç mi hiç güzel degilmiş.

KAR AYAKABISI

Bir zamanlar bir kuş vardı bu kuşun 6 yavrusu vardı.Bir gün kurt yavruları yemek için plan yaptı ve kuşun yanına gitti.Kuş kurtu gördü ve:
merhaba kurt kardeş ne yapıyorsun burda dedi.Kurt :

merhaba ben kışın ayaklarım buz olmasın diye kar ayakabısı yapacaktım tüm ormanı dolaştım ama burdaki gibi hiç güzel ağaç bulamadım şimdi şu ağacı kesecem dedi.Kuş :
Kurt nütfen kesme orada yavrularım var dedi.Kurt:
ozaman bana bir yavrunu ver dedi. Kuş bir yvrusunu feda etti.

Yarın Kurt yine geldi:
Yok yok ben bu ağacı kesecegim dedi.Kuş :
Nütfen kesme dedi.Kurt:
O zaman bir yavrunu daha vereceksin dedi Kuş bir yavrusunu daha verdi.Karga:
Kuş birdaha yavrularını verme ağacı kesecem diyor ama ne baltası var ne küreği var dedi.kuş

kurt geldinde yavrusunu vermedi konuşurken bunu karganın söyledini de azınan kaçırdı kurt gidip kargayı yakaladı karga:
beni öldürürken taşa çarp tüglerim her yere yayılsın ki dilere destan ol. dedi kurt hemen kuşu uzaktan taşa dogru atı karga uçtu ve gülerek:
kurt iyi yakalıyorsun ama iyi düşüne miyorsun dedi.

24 Mayıs 2010 Pazartesi

şişman fare

çifçinin birisi eşegine bezelye yüklemiş. Pazara götürüyormuş eşegi bir sinek ısırmış. ısırınca eşek bezelyeleri dökmüş.adam fareye bezelyeleri toplarsa ona bir bezeye vereceni söylemiş. Fare toplamış adam ona bir bezelye vermiş Fare bir tane daha kaçırmış. yolda bir tane daha bulmuş.

Eve gitinde:
eger siz şimdi hemen tohum olup büyümeseniz sizi keserim sonra yerim demiş.Bezelyeler çok korkmuş hemen büyümüşler .Fare her gün bu bezelyelerden çok yemiş çok şişmanlamış bunu büyük bir kedi görmüş ve yemiş fare de şişmanlının cezasını çekmiş.


13 Mayıs 2010 Perşembe

HEİDİ

Bir zamanlar bir kız yaşarmış.Bu kız teyzesi Deti ile yaşarmış.Kızın ismi Heidi ymiş.Kızı teyzesi sinirli öfkeli olan dedesi alp 'e götürmüş.Heidi kendine çatı katında küçük bir yatak yeri olan yere yapmış çünkü yıldızları görmek için.
Çok mutluymuş dedesi ile yaşarken.Bir gün peter diye bir çocuk gelmiş dedesi ona koyunları vermiş heidi:
bende Peterle gidecegim dedi.Alp dayı:
tamam demiş.Heidi peterle daglara gitmiş.
Bir gün teyzesi:
Heidiyi almaya geldim dedi.Alp dayı:
hayır olmaz der. Deti :
Alacagım Heidi çok iyi bir yerde yaşıcak.Burdaki gibi zorluk çekmeden okucak dedi.Alp dayı kabul eti:
ama heidi nerede yaşıcak?dedi alp dayı .deti:
bir kız var orada o kızla yaşıcak hem o nedenle iyi bir iş yapacak.dedi heidiyi aldı.Heidi alp dayıyı çok özledi.Artık çok zayıflamıştı ve sonunda hastalandı.Doktor önun yaylasına gitmesi gerektini söyledi.Heidi dedesinin yanına geldinde ona iyi bir sarıldı. Heidi arkadaşının gelmesini istedi.Arkadaşı yaylaya gelince iyleşti.
yazar:johanna spyri
yayın :atp yayıncılık

7 Mayıs 2010 Cuma

ALADİNİN SİHİRLİ LAMBASI

bir zamanlar bir adam varmış.Bu adam bir gün ölmüş .Bu adamın çocuğu çok tembelmiş.Babası ölünce sokakta oynamaya başlamış.Bir gün bir adam ona: amcası oldunu söylemiş.Ve annesi ile hazırlık yapmışlar çünkü o akşam amcası onlara gelecekmiş.Amcası o akşam sohbet etmiş biraz sonra ona iş bulup yeni giysiler alacağını söylemiş.Kadın(çocugun annesi):
teşekür ederim demiş.Adam yarın çocuğa iş bulmuş giysiler almış ve:
sana bir iş verecegim demiş.Çocuk:
tabi buyurun demiş.
Adam :
hadi gel gördüğün magrada bir çok canavar var ama sen onları atlat git ordaki lambayı ve yüzügü bana getir der.çocuk yüzüğü ve lambayı bulur.
ama amca rolune gire sihirbaz çocuğu terk eder.Çocuk bu lamba ve yüzüğün sihirli olduğunu anlar.Adamın terk etini anlayınca lamba ve yüzügü alır.
bir prensesle evlenir bir şato yapmak için lambaya:
sen bir şato yap der.Yarın şato hazır olur Kral şatoyu görünce şaşırır.Bir gün büyücü lamba satar ama eski lamballar karşılıgı satar .prenseste eşinin lambasını verir.Büyücühemen lambayı alınca sarayı kaldırıp başka bir yere götürür.prens bunu ögrenince hemen sarayın oldugu yere gider. eşinin oldugu pencereden eşine seslenir.Eşi ile bir plan yaparlar ve sarayı eski yerine götürürler.



YAYIN:BEYAZ BALİNA YAYINLARI
İNGİLİZCE ASLINDAN ÇEVİREN:NEŞE ÜNALAN

2 Mayıs 2010 Pazar

NAR TANESİ İLE ŞEHZADE

Bir zamanlar bir kral varmış.Bu kralın hiç çocukları olmuyormuş.
yanına bir gün bir si gelmiş kralın.Krala çocukları olsun diye bir şeker
vermiş.
kral ile kraliçe bunu yemiş.Aylar ayları kovalamış.Sonun da bir çocukları olmuş .Adını Hasan koymuşlar. Aylar ayları yılar ben kervanda çalışırım kovalamış.Bir tane
daha çocukları olmuş adını Mahmut koymuşlar.Aylar ayları yılar yılları kovalamış.
bir çocukları daha olmuş.Adını Osman koymuşlar.Hasan çok akılı bir çocuk olmuş.Mahmut'la Osman çok avanak ve salak olmuşlar.Bir gün büyücü Çocunu istemeye gelmiş.Hasan yerine salak Mahmut'u vermişler.
Yolda adam :
-Acıktın mı? diye sormuş .Çocuk:
-tabi ki de acıktım demiş . Adam bu da benim çocuğum değil demiş. ve krala teslim etmiş.Kral
ona Hasan vermiş yolda sormuş.:
acıktın mı ? demiş çocuk siz acıktıysanız ben de acıktım demiş.adam çocuğu doyurmuş.Sonra
eline bir kitap vermiş:otuz gün de bitireceksin.demiş.
çocuk:
ben ömrüm de böyle harf görmedim Nasıl bitireceğim?demiş.
adam:
-bitirmezsen sağ kolunu keseceğim demiş.Yirmi dokuzuncu gün 1 kelimesini bile okuyamamış:
-yirmi dokuz ündür bir kelimesini ögrenemeğdimi bir günd mi ögrenecegim?dedi.
ve bahçeyi dolaşmaya başladı.
Ağaçta saçlarından baglı bir kız gördü.Kızı ağaçtan indirdi ve kıza derdini anlatı kız.:ben sana yardımcı olurum dedi . ve kitabı ögreti .kız:
-sihirbaza dedi .Kelimeleri ögrenemedini söyle dedi.
ertesi gün sihirbaz:
-sihir kitabını öğrendin mi?demiş şehzade(Hasan):
-Tek bir bile okuyamadım demiş.
sihirbaz şehzade Hasan 'ın kolunu kesmiş.Şehzade Hasan kolunu alarak kızın yanına gitmiş.
Kız ona üç yaprak vermiş.Kolunun olduğu yöne yaprağı koymuş.Kolu yerine yapıştı.kızla birlikte kaçmışlar.Kızla şehzade bir yol ayrımına gelmiş.Kız:
beni falan ülkeden falan şehirden alırsın demiş.
Şahzade deveyi satması için Bir adama verir:
bu deveyi sat yalnız ipini satma demiş.
Adam deveyi haşhaşçıya satar.Ama ipini almayı unutur.Haşhaşçı deve için su koyar.Deve suyun içine ayaklarını ve elerini girdirmiş.Geriye sadece ipi kalır.Onu da sihirbaz alır.Sihirbaz şehzadeye ipi gösterir .
Şehzade hemen ipe girer o an da şehzade bir hayvan olur.Şehzade ipten kurtulur.bir nar olur.
Sihirbaz narın sarayda olduğunu duyunca kralın yanına gider.Kraldan narı ister.:
efendim bana bahçenizdeki narı istiyorum verir misiniz?
kral bu mevsim de nar olmaz demiş.sihirbaz:
olmasa kelemi vurun der .bahçeden nar çıkar. Biri bir deliğin içine girer tam alırken kalbine bir bıçak delikten saplanır ve ölür delikten şehzade çıkar.Kral kızını şehzadenin kurtardını duyunca ikisini evlendirir


1 Mayıs 2010 Cumartesi

KELOĞLAN VE HARAMİLER


Bir zamanlar bir kel oğlan varmış.Bu kel oğlan para
kazanmak için bir yolculuğa çıkmış. Yolculuğunda bir kasabaya
uğramış.Kasabada bir adam kralın kervanına yolculuğa çıkmak için bir kişi istiyormuş.
kel oğlan :
ben çalışırım.Şimdi sen bana anlat kaç kese altın alacağım.
adam:
100 kese altın alacaksın dedi.
Kel oğlan kervanla yola çıktı.Yolda önlerini atlılar kesti.Bunlar
haramilerdi.Kel oğlan hemen bir kutuya girdi.Haramiler tüm maları da alıp bir mağaranın içine girmek için reisleri:
açıl susam açıl dedi sonrada :kapan susam kapan dedi.Kel oğlan haramiler uykuya dalınca kutudan çıktı.Sonra etrafa bakındı . Mağaranın iki katlı olduğunu gördü.Üst kata çıtı hepsi kırk oda vardı.Kel oğlan birinci oda da altınlar gördü baya alıp gitti.Kel oğlan eve döndüğünde anasına zengin olduklarını söyleyip olanları anlatı:
Ana şimdi biz gidiyorduk.Karşımıza haramiler çıktı.Ben hemen bir kutunun içine girdim. Haramiler maları bir mğraya koydular haramiler uyunca ben saklandığım yerden çıktım.yukarı kata ğitim oradaki altınları aldım dedi kel oğlan.Anası :
bu yaptığın doğru değil dedi.Kel oğlan :
doğru söylüyorsun ana dedi.Sonra mağaraya geri koydu altınları.

KIRMIZI BAŞLIKLI KIZ

Bir zamanlar bir kız varmış.Bu kıza kırmızı başlıklı kız derlermiş.
bu kız bürgün büyük annesine yemek götürecekken annesi:
kızım sakın yolda tanımadığın kişilerle konuşma demiş.Kırmızı başlıklı kız yolda giderken bir kurtla karşılaşmış.Kurt ona:
-nereye gidiyorsun kırmızı başlıklı kız demiş.Kırmızı başlıklı kız:
-Büyük annemin yanına gidiyorum demiş.Sonra kurt bunu duyunca hemen büyük annenin yanına gitmiş kız büyük annenin yanına gitmiş.Büyük anneye :senin neden gözlerin büyük demiş.
-seni daha iyi görebilmek için demiş.Kız :peki ağzın neden bu kadar büyük demiş.ve o an da kırmızı başlıklı kızı yutmuş avcı bunu görmüş hemen kurt un karnından kızı ve büyük anneyi çıkarmış. kurt un karnına taş koymuş.

CİMRİ AĞA

Bir zamanla keloğlan adlı bir genç varmış.Bu genç annesi ele güne muhtaç
olmasın diye iş arar dururmuş.Bir evin kapısını çalmış.İş olmadığını duyunca gitmiş.Köylülerin konuşmasını duymuş.
-ağa iş için birisini arıyor.Ne yapsak acaba ?demiş.Keloğlan duyunca
hemen ağanın yanına gitmiş iş aradığını söylemiş.Ağa ona iş vermiş.Demiş ki:
- eğer ben sinirlenirsem sana 4 kese altın vereceğim.sen sinirlenirsen sen bana 4 kese altın vereceksin dedi.Kel oğlan bunu
kabul etti.
Cimri ağa ile kel oğlan tarlada çalışırken cimri ağa:hadi kel oğlan bana git evden börek getir demiş.Kel oğlan gidip evden börek almış.Yolda tüm börekleri yemiş.Cimri ağa bunu görünce çok sinirlenir.Kel oğlan:ağa hani4altınım bak sinirlendin demiş.Kel oğlana altınları vermiş.Kel oğlan annesine parayı vermiş ve çok güzel bir hayat yaşamışlar.

ALTIN ÇAKMAK


Bir zamanlar bir oğlan varmış.Bu oğlan yolda giderken bir teyzeyle karşılaşmış.Teyze ona oğlum sana bir servet kazandırmak isterim
demiş. Oğlan teyzeye ben de sana bir servet kazandırmak isterim .
demiş.Teyze şimdi şu ağacın altında bir oyuk var o oyuğun içine gir.Sonra
3oda çıkacak .1.odaya gir orada madeni para var.demiş .Oğlan ağaca yaklaşmış teyzenin dediği gibi bir oyuk varmış birinci odaya girmiş madeni paraları almış. Sonra ikinci kapıya girmiş. Gümüş paralar çıkmış .Onları da almış. 3.odaya girmiş.Oradan da altın çıkmış. Altınların
yanın da 2altın çakmak çıkmış.Onları alıp teyzenin yanına gitmiş .size inanmamıştım.Ama şimdi inandım .Bu altınlardan siz de alın demiş.teyze kabul etmemiş bana sadece altın çakmağı ver demiş.
oğlan tüm paraları yemiş .sarayda çalışmaya başlamış.duydugna göre prenses kör saçsız ve çirkinmiş. ama güzel bir şato yapmış.Bir gün şato dan ağlama sesleri gelmiş.baktıda kör degil masmavi gözleri olan altın saçı olan bir prenses görmüş sonra altın çakmağı kapının önüne koymuş.Prenses çakmagı almış içinden bir kedi çıkmış.Kedi sizi babanıza görmesi için bir plan kurduk demiş.oğlan çakmağı krala vermiş kral kediyi çakmaktan çıktını görmüş kedi prensesin nasıl birsi oldunu anlatmış.Kral prensese kavuşmuş kızına bunca kötülügü yapan kraliçeyi cezalandırmış.

MERHABA

Ben İlköğretim 4.sınıfta okuyan bir öğrenciyim.Bu sitede sizlere okumuş olduğum hikaye kitaplarımın özetlerini yazmaya çalışacağım. Her bir çok değerli olan bu hikayelerimi sizlerinde okumasını istiyorum.

Sizlerde burada benimle okuduğunuz kitapları paylaşırsanız sevinirim.Kitap okumak hayatta en anlamlı öğrenmedir.
Bu siteyi bana açmamda yardımcı olan babam ve anneme çok teşekkür ederim.

Okulum Mersin ili Tarsus İlçesinde bulunuyor.Okulumuz adı Turgut İçgören İlköğretim okuludur.Öğretmenimin adı Ayhan Tablacı.Tüm Arkadaşlarımı ve sizleri bu alanda paylaşmaya bekliyorum...