28 Temmuz 2010 Çarşamba

GÜMÜŞ PATENLER



HANS VE GRATEL

"Çocuklar hadi eve gelin "dedi hans ve gratel 'in annesi.Hans ve gratel kendi yaptıkları tahta patenleri bırakıp hemen eve döndüler.Gratel evde yün örerdi annesiyle sonra annesi örülen yünü satardı.Hans da eve para getirmek için çalışırdı.Hans okulun birincisiydi ama giratel o kadar zeki degildi.


Hans ve gratel çok iyi kalpli çocuklardı annesinin sözünü iki etmezlerdi.Bir kuruşunu kazanmadan başkasından para istemezlerdi.ve çok dürüst çocuklardı.Kanalda onlarda tüm çocuklar gibi onlarda patenlerini sürerlerdi ama annnesi onlara fakirlikten dolayı gerçek paten alamıyordu ama gratel ve hans bir çözüm bulmuşlardı.Hans kardeşi gratel ve kendine bir paten yaptı tabib çelik degil tahtaydı.


Hollanda çok farklı bir ülkeydi çünkü deniz seviyesi topraktan daha büyüktü bunun için duvarlar örünür hollandayı sel baskını olmasındiye.Şimdi gerilere gidelim şöyle on yıl ötesine bir gün hans beş yaşında gratel iki yaşındaydı bir gün raff brınker evine geldi raff brınker hans' ın ve gratel'in babasıydı.


evine gelince eşine bir gümüş saat verdi.Eşi:


bu nedir raff dedi o sırada kapı çaldı gelen deniz gözcüsüydü:


raff acele et duvar çatlıyor sular duvarı aşacak dedi.Raff hemen denize gitti duvarı örerken beş metre yükseklinden düştü ve hafızası silindi ondan berli ne saatle nede önceden biriktirdikleri florların nerde oldunu söylemiyordu.
PATEN YARIŞMASI
Hilda belediye başkanının kızıydı ayın 20 sinde dogum günü vardı ve paten yarışması düzenliceklerdi.Kazanan gümüş paten alacaktı.bu yarışmaya hans ve grateli de çagırdı.
Ama hans:
Hanfe ndi bizim patenlerimiz tahta ne kadarda sert olsa bile buzda yumuşuyo onun için yarışmaya katılamayız dedi.Hilda da elindeki üç florini hans 'a verip:
ozaman bununla alırsın dedi hans:
hayır hanfendi bunu alamayız çünkü biz kazanmadık dedi hans hilda:
Ozamn kardeşinin boynundaki gibi banada bir kolya yap dedi hans bunu kabul etti hildaya ve peter e aynı kolyeden verdi peter ona üç florin verdi çocukların şimdi ikisininde patenleri oldu bol bol yarışmaya hazırlandılar.
DOKTAR BOEKMAN
Hans doktor beokman ı gördü onu babasının durumunu söyledi doktor evin adresini alıp geleceni
söyledi.Hans bu haberi annesine söyledi annesi çok sevindi yine çocuklar kanalda patensürerken annesinin bagrışlarını duyduve hemen eve geldi babası annsini yakıyordu hemen mudale etti hans babasına sandalyeyle vurdu yoksa annesi ölecekti babası daha kötü hastalandı, ateşi yükseldi yarın hans peteri gördü ve selam verdi peter okula geziye gitmiş cüzdanındakı atmış florine cüzdanı kaybolmuştu.Hans petere cüzdanı uzatı ve :
cüzdanın yere düşmüş dedi.peter çok teşekür etti hans onlara:
şey peter doktor buokmanı bulup ona babamın hastalandını durumu çok kötü oldunu söyler misin dedi hans.Peter :
tabiki de dedi ve yolarına devam etti.Peter heryere not bırakıp yoluna devam etti en son bir hana girdi ve doktorun gelip gelmedini söyledi doktor notu okuyup gitini ögrendiler.
BAY BRINKER İYLEŞİYOR
Doktor geldi ve bay brınkerin kafasını kesti.Ama gratel buna dayanamadı ve dışarı çıktı bir saat sonra içeri girdi babasını iyleştini görüne çok sevindi.Ama doktor onlara pahalı yicekler ve pahalı yorganlar örtülmesini aksine ölebileceni söyledi.Ama okadar paraları yoktu hans hemen gidip iş aradaı aklına saat geldi hemen eve döndü ama yicekler bulunmuştu.Yicekleri hilda yorganıda doktor getirdi babası uyanınca paraların yerini söyledi paraları alınca hemen yicek aldılar ama
yinede tutumlu kulandılar doktor geldi doktor ada saatin hikayesini anlatı doktor bir an:
o benim oglum dedi doktor ogluna kavuşmuştu.Artık paten yarışması başlamış kızlarda gratel erkeklerdede peter yendi herkes mutluydu on yıl sonra gratel peterle hans da hildayla evlendi ve çocukları bile oldu
yayın zambak
yazar:e.m.dodge

21 Temmuz 2010 Çarşamba

SEKSEN GÜNDE DEVRİALEM

PHİLEAS FOGG

Phileas fogg ünlü bir iş adamıydı.Çok zengindi ama bu kadar parayı nerden buldugu hakın da hiç bir kimse bilmiyordu.Bir gün bir hırsıslık vakası oldu.

Dedektif fix hemen bay fogg dan şüpelendi çünkü zengindi ama hangi kaynaktan buldunu bilmiyordu.


dedektif fix bir süre düşündü ve fogg 'un uşagının yanına giti ve:


"merhaba ben dedektif fix nasılsınıs "dedi.Jean :


"merhaba iyiyim benimle neden konuşuyorsunuz?" dedi.fix:


"Şey ben sizinle arkadaş olmak isterim "dedi.jean:


"sizinle arkadaş olmayı kobul ediyorum"dedi.fix:


"siz bay fogg 'un uşagısınız degil mi?"jean:


"evet ben bay fogg 'un uşagıyım"fix :


"nereye gidiyorsunuz"jean:


"şey efendimiz seksan günde dünyayı dolaşacak onun için tren bileti alacam"fix


"nasıl seksan günde dünya gezisi mi?"jean:


"evet efendimiz bir idiaya girmiş seksan günde dünya seyati"Fix hemen telgıraf çektı.Telgrafta şunar yazılıydı:


konsey üyeleri hırsıs bay fogg anien seksan günde dünyayı dolaşacam dedi ve böylelikle policelerden kaçabilir nasıl da kurnaz planı çok akılıca onu tutuklayın.


bay fog hindistana gitti.Hindistan da amarikanın en zengin iş adamının kızı yakılacagını duydu kızın ne ailesi ne de akrabası yokmuş.Bay fogg uşagına:


o kızı kurtaralım dediler macera ve surivenle bayanı kurtardılar.Artık seksan günde dünyayı dolaştılar ama teni kaçırdıkları için geç kalıp bahsi geçemediler peki neden komutanlar bey fogg hırsıs diye tutukladılar.Ama üç saat sonra gerçek suçluyu buldular bay fogg fix e öyle bir sert yumruk vurduki uşagı bay fogg'a:


elerinezi saglık dedi uşagı .Bay fogg bahsi yerine giti ama beş dakika geçkalmıştı yarın olunca uşagı :


efendim bahs günü bu ghünmüş dedi bay fogg hemen gitti bahsi kazandı ve evlendi.

yayın: zambak ve dilset
yazar :j.verne

KOYUN POSTUNA BÜRÜNMÜŞ KURT


Bir zamanlar bir kurt varmış bu kurt öyle aç gözlüymüş ki birden 10 kuzu yiyebilirmiş.Bir gün yine av avlarken kuzuları görmüş aklın dan bir plan düşünmüş:
ben koyun postuna girer koyun gibi görünür ve koyunları yerim demiş.
Dedigi gibi yapıp koyun numarası yapmış.
O akşam da koyunların sahibi bir koyun kesecekmiş.Kurt tu alıp kesmiş.Bir de ne görsün kuzu kurtmuş.
yayın :zambak
kitap:ezop masaarından seçmeler
yazar:ezop

EŞEK VE SÜS KÖPEGİ

Bir zamanlar bir eşek varmış.Eşek sahibinin köpegini çok kıskanırmış.
Bir gün eşek demiş ki:

ben demiş o kadar yük taşıyorum o kadar iş yapıyorum ama o şimarık köpek çok seviliyor
ben de onun gibi yapar sahibimin kucagına atlarım ve beni de sever oh oh ne güzel hemen gidim ve köpek gibi yapım demiş.

sahibinin evine girmiş.Sonra da sahibinin kucagındaki köpegi alıp kendi oturmuş bu bardagı taşıran sodamlaymış.

sahibi onu alıp iyice dövmüş eşeki de evden kovmuş eşekin aklı başına gelmiş.

kısadan bisse:
insan ne olur sa olsun kendi olmalıdır

yayın: zambak
yazar: ezop
kitap adı:ezop masalardan seçmeler

20 Temmuz 2010 Salı

TOM SAWYER

tom !tom!


-ses yok

-tom yine nerdesin seni ufaklık çabuk gel nedir senden çektigim bu çileler dedi polly teyze polly teyze tom 'un teyzesiydi tom teyzesinin arkasında belirdi.Teyzesi ona:
Tom ver o kırbacı seni iyi bir döveyim de gör dedi.Tom:
teyze arkana bak dedi.Teyzesi arkasına baktında hiçbir şey göremedi ve :

hani tom burda bir şey yok dedi.Ama çocuk kaçmıştı.Polly teyze

Ah tom yine kandırdın beni dedi ve işine baktı.Tom ise orada burada geziyordu.Bir an önüne bir çocuk çıktı ve tom 'a :

benim gitigim yoldan gidemesin çekil başka yoldan git yoksa ...
tom:
eee ne yoksası dedi.çocuk:
hem ben seni hemde abim döver seni dedi.Tom :
asıl benim abim seni döver dedi.Aslın da ikisinin de agabeyi yoktu hayal ürünüydü.Tom çocugun karnına vurdu iyice dövdü sonra:
pesmi dedi tom çocuk

pes dedi tom çocugu bıraktı.Ama çocuk tom':
hey baksana bana dedi tom baktı çocuk tom'un kafasına taş attı.Tom eve yaralı gelince bi de teyzesi ona kızdı ve yarasını sardı.Ertesi gün yarası iyleşen tom'a teyzesi bahçe duvarını boyatmak için 2 kova boya ve fırça verdi tom çok sıkılmıştı karşıdan gelen sid kendisiyle alay etmesin diye çok güzel bir plan buldu.Sid geldinde:
ayyy çok zevkli ve eglenceli dedi .sid:
ben de yapabilir miyim dedi tom :

olmaz bak ne kadar itinayla çalışıyorum bu iş o kadar kolay degil kolay olsa bu işi bana vermezdi polly teyze dedi ama sid:
elimdeki elmayı verim dedi.Tom yavaş yavaş razı oldu.Sid tüm işi bitirmişti tom çok sevindi.

polly teyze işin bittini görünce toma bir elma verdi
HASTALIK OYUNU


O sabah tom hasta numarası yapmak için bagırmaya başladı ve agladı.Teyzesi geldi.Teyzesine:

teyze dişim agrıyo dedi.Teyzesi küçük kıza:


çabuk bana ip ve ateş getirdedi küçük kız hemen getirdi.Teyzesi ilk olarak tomun dişine bagladı ipi sonra yataga üzerine ateş tutu tomun tom hızlıca kaçtı kaçarken dişi çıktı.


tom artık çok deşik tükürüyordu.Onun için popiler oldu ve bir grup kurdu grubuyla hep beraber define aradılar ilk önce yaşlı teyzenin bahçesini aradılar ama bulamadılar sonra da bir magra magrada her yeri gezdiler ama bir türlü bulamadılar yine geriyorlardı ama kayboldular.Sadece tomun yanın da kız arkadaşı var dı ama sonun da çıkış yolunu buldular.Bu sefer tom gitti ama arkadaşı da onunla geldi defineyi çabayla bulan tom ve arkadaşı defineyi paylaştılar ama arkadaşı istemedi çünkü zengin olunca para düşkünü olabilirim diye.

10 Temmuz 2010 Cumartesi

guliver `in seyhatleri



bir zamanlar adı guliver olan bir adam varmış.Bu adamın bir eşi ve çocugu varmış.Bu adam deniz seyatlerini çok severmiş.Bir gün yine yolculaga gitmiş.

Gitigi yolculukta gemnilerine bir şey olmuş guliver o esnada baygın ve arkadaşlarından uzak biyerdeymiş.Uyandında iplerle sarılmış ve etrafında bir çok cüce oldunu görmüş bir an düş gördünü sanmış ama uzaktan biri igne boyutunda ok atılmış o zaman anlamış düş olmadını.


aradan iki üç dakika sonra Guliver:



ben bu cücelere yaparım yapacagmı ama beni bırakırlarsa daha da memnun olurum.O zaman onlara bir şey yapmam dedi guliver.


ardından askerlere:



beni bırakın dedi.Askerler:



hayır olmaz dedi.Guliver o zaqman sizi öldürecegim dedi ve ayaga kalkmaya çalıştı askerler ona hemen ok attı guliverin canı çok yanmıştı.Oan da herkez geriye çekildi çünkü kıral geldi durumu anlatan askerler kralın cevabını bekledi:



bu adamı asla bırakmayın yedirin içirin dedi ama bırakmayın dedi.Artıkı ülke de koyun ,kuzu kalmamıştı.Hepsi guliver için kesildi ve giluver yedi.Ülkede kıtlık baş gösterdi.Kral bu devi serbes bırakılması için buyruk verdi.Artık guliver serbestti .




DEVLER ÜLKESİ


Guliver şimdi de devler ülkesindeydi.Devler onu rehin aldı.Guliver sonun da onlarla arkadaş oldu he burda diyoruz arkadaş oldu olmasına ama ne kadar ugraştı bir bilseniz.
neyse biz dönelim gulivere bakalım ne yapmış.Guliver devlerle arkadaş kurunca devler onu
daha iyi misafir perverlik gösterdiler.Guliver olanları tüm devlere anlatı ama bir dev:
peki delilin var mı varsa seni bırakırız dedi.Guliver:
tabiki de var dedi ve igne kadar olan oku gösterdi devler onu serbest bıraktı.Guliver arkadaşlarıyla evine döndü ve eşine olanları anlatı eşi de bir daha deniz seyhati etmemesini söyledi guliver de bunu dogruladı
YAYIN:ZAMBAK
YAZAR:J SWIFT

9 Temmuz 2010 Cuma

FARE VE İSTİRİDYE


Bir zamanlar bir fare varmış.Bu fare artık peynir yemekten sıkılmış ve daga tepe düz gitmiş sonunda denize gelmiş ve:

bura almanya şura amerika karşım suriye oh oh ne güzel amarikaya mı almanyamı yoksa suriyemi gitsem eniysi amarika hadi bakalım tarla faresi şimdi deniz faresi olda görelim hep net ye balık ye sakın ha kendini yedir me demiş vede yoluna devam etmiş.Deniz e yaklaşmış güneşli bir hava oldugu için istiridyeler kapalıymış.
Ama durun işte biri açık hemde yalı oh oh fare de gitse yese de karnı doysa fasrede aynı düşünceyle gidip boynunu uzatmış.Ama boynu kıstırılmış vede ölmüş

BALIKÇIL

Bir zamanlar bir balıkçıl varmış.Bu balıkçıl çok mu çok acıkmış.Balıkçıl:

en iyisi denize gidip biraz avlanım demiş.Denize gitinde ilk önce küçük balık görmüş ve:

ben bunları hayata yemem demiş.İkincide bir kaya balıgı gelmiş:

ay ben bunlar için gagamı yorama en iyisi biraz daha bekliyim demiş.Akşam olmuş.Balıkçıl açlıktan titriyormuş.

önüne sadece salyangoz gelmiş.Zorla zorla yemiş.

atalarımız ne demiş:

aza tamah çok zarar getirir

YAYIN ZAMBAK

3 Temmuz 2010 Cumartesi

YILDIZ FALI


Bir zamanlar bir kral varmış ama kralın hiçmi hiç çocugu yokmuş.Bir gün kralın çocugu olmuş.Çok güzel bir erkek bebekleri olmuş.Ama kral oglunun geleceni salama almak için falcıya gitmiş.Tüm falcılar gelecenin iyi oldunu söylemiş.Ama bir falcı:
Efendim oglunuz aslanlar tarafından öldürülece onu aslanlardan uzak tutun demiş.Adam olu büyüyünc e hep aslanlardan korumuş.Bir gün olu zindanda :
ah aslan çıkta sesinile dövüşim demiş duvardaki aslan resmine bir vurmuş resmin arkasında çivi varmış.Canı öyle yanmış ki sadece iki gün dayanıp ölmüş o yaşta.
YAYIN :ZAMBAK

ÇİFÇİ VE OGULARI


Bir zamanlar bir çifçi varmış.Çifçinin birde üç ogulu varmış.Ama oguları babasına hiç yardım etmiyormuş.Babaları ogularının hiç iş yapmıcaklarını anlamış.
Babaları iki üç ay sonra hastalanmış.Oguları babalarını ziyarete gelmişler.
Babaları ogularına :
Ogularım o arsalarda hyazine var onu bulun ben bulamadım sakın satmayı hem hazineyi bulunca arsaları satmanıza gerek yok demiş.
aradan üç gün geçmiş.Babaları ölmüş oguları tüm arsaları aramış ama birşey bulamamış.Agabeyleri kardeşlerine :
Kardeşlerim hadi tohum ekelim sonra hazineyi ararız dedi.Tohumları ektiler.Okış bol yagmur yagdı diger çifçilerden daha çok kazanç sagladılar.Çocuklar babalarının ne demek istedini anladı.
YAYIN ZAMBAK
YAZAR:LA FONTEN

2 Temmuz 2010 Cuma

KURBAĞA İLE FARE




Bir zamanlar şişman bir fare varmış ama öyle şişmanmış ki kediler bile ondan korkarmış.Bir gün fare kurbağa ile karşılaşmış.Kurbağa:

buyur fare hiç gezmediğin yerler hiç tatmadın yemekler,hiç görmediğin devlet Kuraları göreceksin
demiş.Fare yemegi duyunca :

tamam ama nasıl gireceğim demiş.fare:

tamam sana tahta getirim demiş.Hemen tahata getirmiş.Fareyle ayanı baglamış.göle girdiklerinde kurbağa yicekmiş.Göle girmişler.Kurbağanın kendini yiceğini anlayan fare hemen kaçmaya çalışmış kurbağa çekmiş o kaçmış.Oradan gelen balk ikisini de yemiş.


YAYIN:ZAMBAK

1 Temmuz 2010 Perşembe

MEŞEYLE SAZ


Pırıl pırıl bir gölün kenarındaki sazlının yannında, kocaman gövdesini ayakta tutmak için uzun kökleriyle topragı tutan bir meşe agacı yanındaki çelimsiz saza şöyle seslenir:

saz efendi! dogrusu çok çelimsisin .Minacık bir serçe üzerine konsa,belin bükülü verir.Halbuki benim şu dag gibi gövdeme bak.Güneş bille içime zor giriyor.Bari gölgeme gelde sana kolkanat gereyim yamurdan korun.
saz meşenin dediklerini sesisce dinlemiş:
çok iyi yüreklisin meşe kardeş benim için üzülmene gerek yok.Rüzgardan benden çok sen kork.Ben rüzgarın karşısında egilip bükülürüm fakat kolay kolay kırılmam.Dogru bügüne kadar rüzgar birşey yapmamış ama sen kırılırsan yaşamasın dedi.
meşe alaycı bir tavırla :
ben bunca sene yıkılmadım şimdide yıkılmam diye düşnmüş.Osırada şidetli bir rüzgar gelip meşeyi yıkmış ama saz bükülmüş egilmiş birşey olmamış.
yayın:zambak

SÜT ÇÖMLEGİ


Köyün birinde,yalnız başına yaşayan,fakir bir kadın varmışbir tane koynundan başka hiçbirşeyi yokmuş.Koyunun sütünü satar kıt kanat geçinirmiş.Köylünün biri kasaba sütünün palı oldunu söyleyince,bizim fakir kadın,o gün sütünü kasabaya götürmeye gitmiş.Bir çömlek sütü başının üstüne koyub götürmüş.
Yolda yürüken düşünmeye başlamış:
bir çömlek sütü kasabaya götürüb satsam,kazandıgım parayla çarşıdanyüz yumurta alsam,eve gelir gelmez üç kuluçkaya yatırsam,güzelce baksam,al sana bir sürü civciv olur.Bizim bahçede piliç beslesem içten bile degil.Sadece tilkiye göz kulak olub besliyeblirim.
hadi dikatsizce davramsamtilki iki üç tanesini yedi.Ne çıkar?Kalanlar bana yeter.Onları satsam parasıyla bir koyun alsam iyice beslesem şişmanlasa onu da satsam bir inek alsam inek yavru yapsa, kara gözlü birdanam olsa...o zaman keyfime dicek olmaz, ve sevincinden zıplayıp başlamış.O arada ayagı taşa takılmış ve yere düşmüş.Başındaki çömlek yere düşmüşNe kuzu ne inek kalmış...Yerdeki bunca mala mülke,yaşlı gözlerle bakakalmış zavalı kadın.Sahip oldugu bunca mala mülketen de olunca üzgün üzgün köyünün yolunu tutmuş.
YAYIN:ZAMBAK